21/03/2018 16:37:49 - 22/03/2018 16:37:49 - 45522 Okunma

Kamu Diplomasisi Uygulama ve Araştırma Merkezi (KADAM) ile Türkiye Uluslararası İlişkiler Çalışmaları (TUİÇ) Derneği tarafından Hasan Zan Konferans Salonu’nda “Türk Dış Politikasında Güncel Sorunlar” konulu konferans gerçekleştirildi. 

Konferansa Trakya Üniversitesi Balkan Araştırmaları Enstitüsü Dr. Öğretim Üyesi Ali  Hüseyinoğlu ve Kırklareli Üniversitesi Kamu Diplomasisi Merkez Müdürü ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Muharrem EKŞİ konuşmacı olarak katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını Türkiye Uluslararası İlişkiler Çalışmaları (TUİÇ) Derneği Kırklareli Üniversitesi temsilcisi Nehir Sami yaptı.

 

 

 

 

Dr. Öğretim Üyesi Ali  Hüseyinoğlu, konferansta “Türk Dış Politikasında Batı Trakya Türklerinin Yeri ve Önemi” başlıklı sunumunu katılımcılara aktardı. HÜSEYİNOĞLU sunumunda, Batı Trakya Türklerinin Yunanistan’da emperyal bir azınlık olduğuna vurgu yaparak Batı Trakya’nın %84’ünün Lozan Barış Görüşmelerinden 1 sene önce Türklere ait olduğunu gösteren ve Batı Trakya “Türklere aittir” ifadesinin yer aldığı haritayı paylaştı.

 

Türk Dış Politikasının olduğu kadar Türk-Yunan İlişkilerinin de akademik anlamda en az irdelenen konularından birinin Batı Trakya Türkleri olduğunun altını çizen Ali Hüseyinoğlu, özellikle 1990 sonrası Türk akademisinde bu alanda yazılmış orijinal eserlerin azlığına değindi. Türkiye Cumhuriyeti’nin Batı Trakya’daki Müslüman ve Türk varlığının korunmasında en önemli dış aktör olduğunun altını çizen Hüseyinoğlu, sunumu boyunca 1923 sonrası dönemden 1990’lı yılların başına kadar Batı Trakya Türklerinin varlığı ile ilgili temel hususları ele aldı. 1955-1991 arası dönemde Türklerin en temel hak ihlallerine maruz kaldığının altını çizen Hüseyinoğlu, 1991’den günümüze bu ihlallerin büyük oranda sona erdiği fakat kolektif azınlık hakları alanındaki birçok konuda (Türk kimliği, dini özgürlükler, eğitim, vd.) Batı Trakya’daki Türklere ait hak ihlallerinin Yunanistan’ın on yıllardır AB, AGİT, Avrupa Konseyi ve BM üyesi bir ülke olmasına rağmen 2018 itibarı halen devam ettiğini ifade etti.

 

 

Kamu Diplomasisi Merkez Müdürü ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Muharrem EKŞİ ise, Türkiye-Suriye sorununu kırılma ve dönüm noktaları çerçevesinde anlatmıştır. Tarihsel olarak Türkiye-Suriye ilişkilerinin hep sorunlu olduğu ve bunun Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren devam ettiğini belirten Ekşi, iki ülke ilişkilerinde 1936-39 Hatay sorunu, su sorunu, iki ülkenin savaşın eşiğine geldiği 1957 Suriye bunalımı ve 1979-1998 arası PKK terörü sorunu gibi temel kırılma noktaları bulunmaktadır. Ekşi'ye göre, Soğuk Savaş döneminde iki ülkenin farklı bloklarda yer alması nedeniyle düşmanlık ilişkileri devam etmiş, ardından 1990'larda ise Türkiye'nin İsrail ile stratejik ortaklık düzeyinde ilişkilerini geliştirmesinin Suriye tarafından tehdit olarak algılandığı bir dönem yaşanmıştır. 1998 yılında imzalanan Adana Mutabakatı, iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemi başlatmıştır. Bu bağlamda Ekşi, bu antlaşmanın 2000'lerde Türkiye-Suriye ilişkilerinin dostluk temelinde gelişmesinin önünü açan kritik bir dönüm noktası olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca bu mutabakat, iki ülke ilişkilerinde normalleşmeyi başlattığı gibi aynı zamanda ilişkilerin önündeki psikolojik bariyerin de kalkmasını sağlamış ve böylece AK Parti döneminde ilişkilerin gelişmesi için gerekli güven ortamının temeli Dışişleri Bakanı İsmail Cem döneminde atılmıştır.

 

2003-2011 arası dönem Türkiye-Suriye ilişkilerinin balayı dönemi olmuş, özellikle 2009 yılı ilişkilerin zirvesini temsil etmiştir. Öyle ki, 2009 yılında iki ülke ilk defa ortak askeri tatbikat, savunma sanayi işbirliği antlaşması ve yüksek düzeyli stratejik işbirliği antlaşması yaparak ilişkileri stratejik ortaklık düzeyine çıkarmıştır. 2011 Arap Baharı sürecinin Suriye'ye sıçramasıyla ülkede başlayan iç savaş durumunun ilişkilerde bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Ekşi, bu tarihten itibaren Türkiye'nin 2003 yılından 2011 yılına kadar Suriye'ye karşı yürüttüğü yumuşak güç politikasını terk ederek tekrar sert güç politikasına yöneldiğini belirtmiştir. Ekşi, Suriye iç savaşının 2013 yılından itibaren küresel ve bölgesel güç mücadelesinin bir alanı haline gelmesinin ise Türkiye-Suriye ilişkilerini aştığını, yani artık Suriye'deki gelişmelerin sadece iki ülke ilişkilerini değil, bütün bölgesel hatta küresel güç rekabetini dönüştüren bir olgu olduğunu iddia etmiştir. Son olarak EKŞİ, Suriye'nin Türkiye'nin Ortadoğu politikasının kapısı olması bağlamında Türkiye'nin 2016 yılındaki Fırat kalkanı ve şimdi de Zeytin Dalı askeri harekatlarıyla verdiği mücadelenin sadece sınır güvenliği ve terör sorunu olmasının ötesinde bir gelecek mücadelesi olduğunu ileri sürmüştür. Dr. Ekşi'ye göre Türkiye, Araplarla bağlantısını koparan Suriye'nin kuzeyindeki oluşumla mücadele ederek aslında Ortadoğu kapısını açık tutma mücadelesi vermektedir.

 

Konferans soru cevap bölümü ve plaket takdimi ile son buldu.

 

.

Facebook Twitter Google Plus
Bilgi Yönetim Sistemi
Erasmus Koordinatörlüğü
Bologna Eşgüdüm Koordinatörlüğü
Elektronik Belge Yönetim Sistemi
Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı
Performans Analiz Sistemi
Öğrenci E-posta Girişi
Personel E-posta Girişi
Trakya Üniversiteiler Birliği
Kalite Geliştirme Koordinatörlüğü
KLU Mezunlar Portalı
Öğrenci Bilgi Sistemi