31/03/2016 03:20:59 - 16/04/2016 03:20:59 - 35752 Okunma

Üniversitemiz Kamu Diplomasi Uygulama ve Araştırma Merkezi (KADAM) tarafından “Türkiye'nin Suriye Politikası" başlıklı konferans gerçekleştirildi.

    Rektörlük Kültür Merkezinde düzenlenen konferansı; Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa Aykaç, Vali Yardımcısı Bekir Sıtkı Kocakundakçı, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının temsilcileri, Üniversitemiz akademik ve idari personeli ile öğrenciler dinledi. ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ise konferansa konuşmacı olarak katıldı.

 

        Konferans, Kamu Diplomasisi Merkez Müdürü Yrd. Doç. Dr. Muharrem EKŞİ’nin takdim konuşmasıyla başlamıştır. Dr. Ekşi, küresel siyasetin devletler arası ilişkilerden küresel ilişkiler ağına dönüştüğü ve bu süreçte devletlerin resmi akredite edilmiş diplomatları yanında vatandaş diplomasisi/kültür elçisi ve uluslararası toplum/kamuoyu olgularının 21. yüzyıl küresel siyasetini şekillendiren temel faktörlerden biri olduğunu vurgulamıştır. Bu bağlamda bilfiil kamu diplomasisini bir vatandaş diplomatı/kültür elçisi olarak uygulayan Prof. Dr. Hüseyin Bağcı hocanın Kamu Diplomasisi Merkezi için uluslararası kamuoyunun uzun bir süredir gündeminde olan Suriye sorunu üzerine konferans vermesinin bu anlamda büyük önem taşıdığını ifade etmiştir. 

 

 

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Prof. Dr. Hüseyin BAĞCI “Türkiye’nin Suriye Politikası: Beklentiler ve Sorunlar” başlıklı bir sunum gerçekleştirmiştir. Bağcı, ağırlıklı olarak Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencilerine yönelik gerçekleştirdiği bu sunumda uluslararası ilişkiler disiplinin temel özelliklerinden, çalışma prensiplerinden ve genel ilkelerinden bahsetmiş ve ardından da Türk dış politikasının genel özelliklerini tarihsel süreç içinde gözden geçirmiştir. Sunumunun bu bölümünde uluslararası ilişkiler disiplinin dünya ölçeğinde nasıl tartışıldığına da değinen Bağcı, “devletlerin daimi dostları veya düşmanları yoktur, daimi çıkarları vardır” ifadesiyle gerek küresel ölçekte uluslararası ilişkilerin gidişatını gerekse Türk dış politikasının yönelimlerinde uygulanması gereken temel ilkeyi önemle vurgulamıştır. Türkiye-İsrail ilişkilerinde yaşanan dönüşüme değinen Bağcı, bu ilkenin en somut örneğinin iki ülke arasında gelişen olaylar olduğunu ifade etmiştir. 

 

 

   Dünyada soğuk savaş sonrası yeni bir yapılanma olduğunu belirten ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Türkiye’nin bulunduğu coğrafi konum itibariyle Doğu ve Batı'yı idare eden bir siyaset ve dünya anlayışına sahip bir ülke konumunda olduğunu söyledi.

 

Mevcut dünya düzeninin geldiği nokta itibariyle sorunların çözümüne tam anlamıyla yanıt veremediğini ifade eden Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, “Birleşmiş Milletler'in Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Fransa, Rusya ve İngiltere gibi beş daimi üyesi bulunmaktadır. Farklı ulusların değişik düşünce biçimleri vardır. Avrupa Birliği denilen yapı 28 ülkenin bir araya gelerek, ortak akıl oluşturdukları birleşimdir. 28 ülke bir araya geliyor ve çıkan sonuç bir biriyle bağlantılıdır. Avrupa Birliği’nin ortak dış politika, ortak ekonomi, ortak ticaret, ortak ulaşım politikasıdır” şeklinde konuştu.

 

 

Türkiye’nin Ortadoğu’ya yönelik politikasının çok karmaşık bir yapıya sahip olduğunu belirten Bağcı, bu karmaşıklığın temelinde yaşanılan coğrafyanın niteliğinin ön planda olduğundan bahsetmiştir. Türkiye’nin üzerinde bulunduğu coğrafyanın onlarca kültürü bir arada barındırmasının çok çeşitli sorunları beraberinde getirdiği ve bu sorunların da Türkiye’yi tarihsel süreç içinde zaman zaman tehdit ettiğini ifade etmiştir. Bağcı’ya göre Türkiye, dış politikasını inşa ederken karşılaştığı en büyük zorlukların başında coğrafi pozisyonu gelmektedir. En uzun sınır komşuları olan Ortadoğu ülkeleri ile kurulan ilişkiler de bu noktada daha çok önem kazanmaktadır. Bu bağlamda Suriye’ye bakıldığında bu ülke Türkiye’nin en uzun sınır komşusudur ve tarihsel süreç içinde iki ülke pek çok kez karşı karşıya gelmiştir. 1957 ve 1998 krizleri iki ülkeyi sıcak savaşın eşiğine getirmiştir. Ancak bu krizlere rağmen Soğuk Savaş sonrası süreçten 2010 yılına kadar iki ülke arasında tam bir “bahar havası”ndan bahsetmek mümkündür. Türkiye ve Suriye arasında başlayan kriz sonuçları açısından iki ülkenin de zarar görmesine sebep olmuştur. Ancak kriz yalnızca iki ülke arasında kalmamış, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin de gerilmesine neden olmuştur.  

"Devletlerin politikaları daimi dostluklar değil, daimi çıkarlar üzerinedir”

Türkiye'nin nükleer silahının olmadığı için süper güçler arasında bulunmadığını aktaran Prof. Dr. Bağcı, bölgesel güçler alanında da Türkiye'nin orta büyüklükte bir güce sahip olduğunu dile getirdi.

"Devletlerin politikaları daimi dostluklar değil, daimi çıkarlar üzerinedir” diyen Prof. Dr. Bağcı şunları kaydetti:  “Türkiye bulunduğu coğrafi konum itibarıyla Doğu ve Batı'yı idare eden bir siyaset ve dünya anlayışına sahip bir ülke konumundadır. Türkiye'nin 11 komşusu var ve 10 bin kilometreden fazla sınırı bulunuyor. Türkiye özelikle son 20-30 yılda ekonomik anlamda yükselmeye başlayan, ekonomik gelişmeyi ön plana çıkartan, ekonomi olmazsa olmaz gören ülkeler kategorisindedir. Türkiye'den daha iyi ülkeler vardır ama daha kötü ülkeler de bulunmaktadır"

 

 

Etkinliğin soru-cevap kısmında ise Bağcı yalnızca Suriye meselesi ile ilgili değil,  genel olarak merak edilen çeşitli sorulara cevap vermiştir. Türkiye’de bulunan Suriyelilerin durumu ve Türkiye’nin bu konuya karşı muhtemel tavrı hususunda Suriye’den Türkiye’ye göç eden sığınmacılara karşı olumsuz bir görüşe sahip olmadığını, bu insanların içinde bulunduğu durum göz önüne alınarak hareket edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Dünyadan da göçler konusunda örnekler veren Bağcı, özellikle ABD ve AB’deki yabancıların oldukça başarılı olduklarını ve bulundukları ülkelere pek çok şey kazandırdıklarını belirtmiştir.

Arap Birliği’nin siyasi ve ekonomik bir örgüt olmasının yanı sıra neden güvenlik eksenli bir örgüt olamadığı, çeşitli çatışmalara rağmen neden ortak bir silahlı gücün kurulamadığı ile ilgili soruya verilen yanıtta ise Bağcı bu durumun anlaşılmasının oldukça güç olduğunu, Arap ülkeleri arasındaki çeşitli sorunların oldukça derin olması sebebiyle ortak bir tavrın ortaya çıkmasının zor olduğunu belirtmiştir.

Mısır devletinin yaşanan gelişmelerle birlikte Ortadoğu’da Türkiye’nin rolüne aday olup olmadığı ile ilgili soruya verdiği yanıtta ise Batı’nın gözünde Ortadoğu’daki en önemli iki aktörün İsrail ve Türkiye olduğu, bu sebeple de Mısır’ın Türkiye’nin rolünü üstlenmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. İsrail ile ilişkilere vurgu yapan Bağcı’ya göre iki ülke arasındaki ilişkilerin oldukça derindir. İsrail kurulduğunda ilk tanıyan ülkelerden birisi olan Türkiye ile İsrail arasında yaşanan krizler dönemliktir. Davos krizi de bu krizlerden birisidir. Davos krizi ise temelinde Türk-İsrail ilişkilerinin gidişatını belirlememiş aksine iç politikada daha önemli sonuçların alınmasını sağlamıştır. Bunun yanı sıra ekonomik ilişkilerin hiçbir dönemde bozulmaması da oldukça dikkat çekicidir.

Suriye ve Ortadoğu’nun geleceği hususunda ise Bağcı, bu bölgenin önümüzdeki süreçte değişime gebe olduğunu belirtmiştir. Ortadoğu’da yaşanacak muhtemel bir değişim sürecinde ise Türkiye’nin oldukça dikkatli olması gerektiğin belirten Bağcı, Ortadoğu ülkeleri ile kurulacak ilişkinin “daimi çıkarlar” esası üzerine kurulması gerektiğinin altını çizmiştir.

 

Türk dış politikasının temel yöneliminin doğu-batı ekseni merkeze alındığında nasıl bir tercih yapılması gerektiği sorusunda Türkiye’nin yönünün Batı olması gerektiğini belirtmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yönünün her zaman Batı olduğunu bundan sonra da yüzünü Batı’ya dönenen bir Türkiye’nin ilerleme kaydedebileceğini belirten Bağcı, Türkiye’nin Doğu ile ilişkilerini sürdürmesinin kaçınılmaz olduğunu da sözlerine eklemiştir. Bağcı’ya göre Türkiye, sahip olduğu coğrafi konum sebebiyle Doğu ile her zaman ilişki içinde olmaya devam edecektir. Ancak bu ilişkiler oldukça hassas bir zeminde devam ettirilmeli, reel ve rasyonel bir düzlemde dış politika inşa edilmelidir. Reel politikanın koşulları dışında bir dış politika kurgusu üretmek Türkiye’yi başarısızlığa doğru götürecektir. Bu sebeple Türkiye’nin dış ilişkileri dostluk veya düşmanlık üzerine değil Türkiye’nin çıkarları üzerine kurulmalıdır. 

 

 

Konferans, Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa Aykaç’ın ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı’ya konferansı için teşekkür ederek plaket takdim etmesiyle sona erdi.

 

.

Facebook Twitter Google Plus
Bilgi Yönetim Sistemi
Erasmus Koordinatörlüğü
Bologna Eşgüdüm Koordinatörlüğü
Elektronik Belge Yönetim Sistemi
Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı
Performans Analiz Sistemi
Öğrenci E-posta Girişi
Personel E-posta Girişi
Trakya Üniversiteiler Birliği
Kalite Geliştirme Koordinatörlüğü
KLU Mezunlar Portalı
Öğrenci Bilgi Sistemi