- Anasayfa
- Sayfalar
- KAMU DIPLOMASISI VE AK PARTI DÖNEMI TÜRK DıŞ POLITIKASı ÜZERINE MUHARREM EKŞI ILE RÖPORTAJ
13/04/2017 18:45:00 - 13/04/2017 18:45:00 - 38632 Okunma
Yrd. Doç. Dr. Muharrem EKŞİ, Kamu Diplomasisi ve AK Parti Dönemi Türk Dış Politikası, Siyasal Kitabevi, Temmuz 2014.
1-) Kamu diplomasisi ve Ak Parti Dönemi Türk Dış Politikası adlı kitabınız kısa bir süre önce Siyasal Kitabevi tarafından basıldı ve kitabınız Türkiye’deki akademik camiaya çok önemli bir katkı olarak yorumlandı. Kitabınızın ortaya çıkış süreci ile ilgili görüşlerinizi bizlerle paylaşabilir misiniz?
Temmuz 2014’te yayınlanan bu eser, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler bölümünde yapılan doktora tezinden kitaba dönüştürülmüştür. 2009 tarihinde bu konuda doktora tezi yazmaya danışmanım Prof. Dr. İlhan UZGEL hocamla karar verdiğimizde henüz Türkiye’de Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü açılmamıştı. Koordinatörlüğün Ocak 2010’da açıldığı dikkate alındığında doktora düzeyinde ilk çalışma olduğu söylenebilir. Ancak tezde kamu diplomasisinin kuramsal ve kavramsal çerçevesine ağırlık verilmesi dolayısıyla tez çalışması uzun sürmüştür. Ayrıca doktora tez araştırması için 2011-2012 tarihlerinde The George Washington Üniversitesi Kamu Diplomasisi Enstitüsüne bir yıllığına misafir araştırmacı olarak giderek kamu diplomasisinin ortaya çıktığı ve ilk eserlerini veren akademisyenlerle çalışma fırsatı buldum. Yine Kamu diplomasisi-yumuşak güç ilişkisi çerçevesinde Harvard Üniversitesinden Prof. Dr. Joseph Nye ile tez konum hakkında fikir teatisi yapma şansım oldu. Bu zaman zarfında konuyla ilgili Türkiye’de Halkla İlişkiler ve İletişim disiplinlerinde doktora çalışmaları ortaya çıkmıştır. Buna rağmen doğrudan kamu diplomasisiyle ilgili Uluslararası İlişkiler disiplininde bu eserin doktora düzeyinde ilk çalışma olduğu söylenebilir. Uluslararası İlişkiler alanında konuyu ele alan bir çalışma olarak literatüre katkı yapacağı düşünülerek bir nevi Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesinin yayınevi gibi fakülte hocalarıyla çalışan Siyasal Kitabevi bu tezin kitap olarak basılmasını hocaların da isteği ve onayıyla üstlenmiştir.
2-) Kitabın Literatüre katkısı nedir?
Öncelikle Uluslararası İlişkiler disiplini alanında kamu diplomasisi konusunda doktora düzeyinde bir çalışmanın ortaya konulmasıyla bu alandaki eksikliğin giderilmesi bakımından Türkçe literatüre yeni bir kaynak eser olarak katkı yapılmıştır. Ayrıca Türkiye’nin kamu diplomasisi üzerine hem kurumsal düzeyde hem de Türk dış politikası açısından değerlendiren bir eser ortaya konulmuştur. Diğer taraftan çoğunlukla tarihsel ve ülke çalışmalarından oluşan kamu diplomasisi literatürüne kuramsal ve kavramsal çerçevesi konusunda da katkı sağlamaya çalışılmıştır. Bu bağlamda eserin ilk bölümü, kamu diplomasisinin kuramsal ve kavramsal çerçevesine ayrılmıştır. Uluslararası İlişkiler Teorilerinden konstrüktivizm (Sosyal İnşacılık) ve Teknoloji etmeni çerçevesinde İletişim-Bilgi çağı paradigması kamu diplomasisinin kuramsal çerçevesi olarak belirlenmiştir. Kamu diplomasisinin kamuoyu ve sivil toplum düzlemlerinde cereyan etmesi bakımından konstrüktivizmin fikirsel unsurları öne çıkaran yaklaşımı kuramsal çerçevenin ilk basamağını teşkil etmiştir. Başka bir deyişle Soğuk Savaş sonrası küresel siyasetin toplum temelinde yapılması beraberinde diplomasinin de sivil toplum ve kamuoyu temelindeki dönüşümünün bir ürünü olan kamu diplomasisini ortaya çıkarmıştır. Bu bakımdan kamu diplomasisinin kuramsal temeli olarak siyasetin toplum temelinde yapılmasının teorisi olan konstrüktivizm seçilmiştir. Bununla birlikte bilgi-iletişim teknolojilerinin diplomasi alanındaki dönüştürücü etkileri bağlamında iletişim-bilgi paradigması kamu diplomasisinin ikinci kuramsal çerçevesi olarak belirlenmiştir. Zira TV diplomasisi, Siber diplomasi, Twitter ve Youtube diplomasisi, dijital diplomasi gibi farklı nüanslarla ifade edilen bu yeni diplomasi çeşitleri aslında iletişim teknolojilerinin diplomasiyi dönüştüren boyutlarını yansıtmaktadır. Diğer taraftan kamu diplomasisinin kavramsal çerçevesi ise yumuşak güç, sivil tolum, kamuoyu ve diplomasi olmak üzere dört kavram etrafında geliştirilerek buradan özgün bir tanım ortaya konmuştur. Buna göre, “kamu diplomasisi, yumuşak güce dayanan sivil toplum temelli, kamuoyu-odaklı yeni bir diplomasi tarzıdır”.
3-) Kitabınızda diplomasinin dönüşerek yeni bir evreye girdiğini belirtmektesiniz. Devlet yeni gelişen diplomasi kavramında önemli bir aktör olarak konumunu sürdürmekte midir?
Küresel siyasette yeni aktörlerin ortaya çıkması, sivil toplum ve kamuoyunun dış politikada önemi ve etkisinin artmasına paralel olarak devletler de değişen ortama uyum sağlamak için kamu diplomasisini geliştirmişlerdir. Böylece devletler kamuoylarını etkileyebilmek için diplomasi alanında yeni yöntem, araç, mekanizmalar ve davranış biçimleri geliştirmiştir. Bu bağlamda kamu diplomasisi temelde devletlerin yeni ortama uyum sağlamalarına yönelik yeni bir diplomasi tarzıdır. Ancak devletler geleneksel diplomasi ve propagandadan farklı olarak kamu diplomasisini ağırlıklı olarak sivil aktörlerle yürütmeyi tercih etmektedirler. Bununla birlikte devletler kamu diplomasisini yeni kurdukları sivil görünümlü kurumlarla da yürütmektedirler. Örneğin Türkiye bağlamından hareket edersek finansmanı ağırlıklı olarak devlet olan Yunus Emre Enstitüsü ve Kültür merkezleri, yarı özerk bir kurum gibi yurtdışında sivil toplum kuruluşu gibi örgütlenmekte ve muhatapları da geleneksel diplomasideki gibi diğer devletlerin akredite edilmiş resmi temsilcileri değil doğrudan halk olması bakımında sivil kurumlar olarak nitelendirilebilir. Diğer bir ifadeyle kamu diplomasisinde devlet temel aktör konumunu sürdürmekle beraber klasik diplomasisindeki muhatabının yerini kamu diplomasisinde kamuoyu, sivil toplum ve halkların alması yönüyle özelde diplomasinin öznesinin değiştiği genelde diplomasinin dönüştüğünü görmekteyiz.
4-) Kamu diplomasisi iç politikanın dış politikayı şekillendirme biçimi olarak düşünüle bilinir mi? Devletleri kamu diplomasisi konusunda daha hassas davranmaya iten konu nedir? Başka bir ifade ile kamu diplomasisinin gittikçe önem kazanmasının sebebi nedir?
Kamu diplomasisinin hedef kitlesinin birey ve toplumlar olması ve uygulayıcılarının klasik diplomasiden farklı olarak birey, STK, düşünce kuruluşları, üniversiteler, öğrenci-akademisyen, hatta turist olması münasebetiyle kamu diplomasisi, iç politikanın ve devlet-dışı ve devlet-içi aktörlerin dış politikaya katılımına ve etkisine alan açan bir diplomasi tarzıdır. Siyasetin toplum tabanında yapılacağı argümanından hareket eden kamu diplomasisi yaklaşımı, doğal olarak iç politikadaki tüm aktörlere dış politikayı açmaktadır. Ancak iç politikanın ne derece dış politikayı etkilediği ve belirlediği konusu tartışmalı olmakla birlikte ülkelerin demokrasi seviyeleriyle de yakından ilgilidir. Diğer taraftan devletleri kamu diplomasisine iten temel etken küresel siyasetin dönüşmesidir. Nitekim Soğuk Savaş sonrası dönemde küreselleşme ve demokratikleşmenin de ivme kazanması devletleri, özellikle demokratik toplumlarda halkın desteğine muhtaç hale getirmiştir. Değişen küresel siyasette devletler, dış politikalarını başarıyla uygulayabilmek için eskisinden çok daha fazla hem kendi toplumlarının hem de yabancı halkların desteğine ihtiyaç duymaya başlamışlardır. Bu olgu devletleri meşruiyet arayışına yöneltmiştir; devletler, politikalarına destek elde etmek için kamuoylarını ikna etme çabasına yönelmiştir. Ayrıca küresel siyasette devlet-dışı yeni aktörlerin önemi ve etkisinin artması nedeniyle devletler, bu yeni aktörlerle ilişkilerini yürütebilmek için kamu diplomasisini geliştirmişlerdir. Yine siyasette toplumsal boyutun etkisini artırması dolayısıyla devletler, toplumsal talep ve beklentileri karşılayabilmek için halklarla kamu diplomasisiyle doğrudan etkileşime girmek ve angaje olma yoluna gitmişlerdir. Kamuoyu ve sivil toplumun siyasette etkisinin artması devletleri, kamuoyu-odaklı ve sivil toplum temelli bir diplomasi tarzı olan kamu diplomasisine sevk etmiştir. Diğer taraftan iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle yeni siyaset alanı olarak kitle iletişim araçları ve sosyal medya alanında da devletlerin siyaset yapmalarını gerektiren bir durum ortaya çıkmıştır. Siyasetin bu yeni alanlarında da devletler, kamu diplomasisinin iletişim perspektifi çerçevesinde bireyler ve toplumlarla iletişim ve etkileşim kurma yoluna gitmişlerdir. Ayrıca gelişen teknolojiler sadece günlük hayatı görselleştirmekle kalmayıp dış politikada da görselliğin önemini artırmış; buna karşı devletler bu görsel ortamda politikalarını cilalayıp cezp edici bir imajla lanse etmeye yönelmişlerdir.
5-) Ak Parti döneminde Türk Dış Politikasında Ahmet Davutoğlu faktörünü kamu diplomasisi açısından değerlendirebilir misiniz?
Kamu diplomasisi açısından Davutoğlu faktörünü, yürütülen dış politikanın merkez ülke, bölgesel güç, küresel aktör, proaktif diplomasi, ritmik diplomasi, sıfır sorun ve akil ülke gibi kavram ve metaforlarla süslemede son derece başarılı lanse edilmesi olarak değerlendirebiliriz. Diğer bir deyişle, Davutoğlu yürüttüğü dış politikayı kavramlarla süslemesiyle kamu diplomasisinin imaj ve dış politikanın pazarlamasını cezp edici bir şekilde yaparak uluslararası ilgiyi artırmada başarılı olmuştur. Nitekim Suriye krizine kadar hemen hemen dünyanın her yerinde Davutoğlu ve politikalarından bahsedilir hale gelinmişti. Hatta proaktif diplomasisi sayesinde uluslararası diplomasi ziyaretlerinde “Davutoğlu buradaydı” (Davutoğlu was here) espirisi bile yapılmıştır. Ancak Davutoğlu’nun retorik sanatını çok iyi kullanmasına rağmen sıfır sorun, bölgesel güç ve akil ülke gibi hedeflerde sonuç almada aynı başarıyı sağlamaktan çok uzak olduğu söylenebilir. Bununla birlikte Davutoğlu, dış politikasının iddia edildiği gibi özgün boyutu, çok boyutlu dış politika değil, AK Parti döneminde Türk dış politikasına toplumsal ve kültürel öğeleri eklemesi onun dış politikasının en özgün boyutudur. Aynı zamanda AK Parti döneminde yeni açılan Yunus Emre Enstitüsü ve Kültür merkezleri, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı gibi yumuşak güç kurumlarının Türk dış politikasının en başarılı alanları olduğu da ileri sürülebilir. Kısaca Davutoğlu, kamu diplomasisi anlayışından hareketle, Türk dış politikasına kamu diplomasisi ve yumuşak güç politikalarını, Yunus Emre Enstitüsüyle kültür diplomasisi, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı kurumuyla diaspora diplomasisini, TİKA ile dış yardım ve insani diplomasiyi, dış politikanın lanse edilmesi, pazarlanması, çekici kavram ve metaforla süslenmesi ve retorik sanatının dış politikada kullanılmasını getirmiştir.
6-) Ak Parti iktidarının kamu diplomasisi alanında en önemli araçları nelerdir ve Bu araçları yeterli görüyor musunuz? Türkiye kamu diplomasisi alanında dünya ile karşılaştırıldığında başarı konusunda kendisini nerede konumlandırabilir?
AK Parti Döneminde Türkiye, kamu diplomasisi ve yumuşak güç üretecek yeni kurum ve birimler kazanmıştır. Öncelikle Dışişleri Bakanlığı bünyesinde yeni açılan Enformasyon Genel Müdürlüğü (Kamu Diplomasisi Birimi), Yurtdışı Tanıtım ve Kültürel İlişkiler Genel Müdürlüğü (Kültürel Diplomasi Genel Müdür Yardımcılığı) Türk dış politikasında kamu diplomasisi ve kültürel diplomasi uygulayacak birimler olarak ihdas edilmiştir. Ayrıca bunlarla yetinilmeyerek diğer birim ve kurumlarla koordinasyonu üstlenmesi amacıyla 2010 yılında Başbakanlığa bağlı Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü açılmıştır. Diğer taraftan doğrudan kültür diplomasisinden sorumlu Yunus Emre Enstitüsü ve kültür merkezleri ve diaspora diplomasisi yürütecek Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı kurulmuştur, ayrıca kamu diplomasisi çerçevesinde dış yardım ve insani diplomasi yürütebilmesi amacıyla TİKA yeniden yapılandırılarak gerçekten de Türk dış politikası hem aktör ve kurumsal düzeyde hem de ilgilendiği alanlar bakımından çeşitlendirilmiştir. Ancak bu kurumlar, dünyadaki muadilleriyle mukayese edildiğinde göreli olarak Batı ülkelerine nazaran çok geç bir tarihte açıldığı için onların ulaştığı seviyeye ulaşabilmeleri için doğal olarak belli bir zaman tanımak gerekmektedir. Bu halleriyle zaten bu kurumların yaptıkları işi daha yeni öğrenmeye başladıkları ve öğrenme süreçleri de uygulayarak pratikten teoriye bir metotla gerçekleşmektedir. Zira kamu diplomasisi, kültür diplomasisi, diaspora diplomasisi ve dış yardım-insani diplomasi alanlarında Türkiye’de yeterli bilgi üretimi ve yetişmiş insan kaynağı olmadan çalışan bu kurumların dünyadaki muadillerinden çok geride kaldığı rahatlıkla söylenebilir. Ancak Rusya ile hemen hemen eş zamanlı açılan her iki ülkenin kamu diplomasisi performansları değerlendirilebilir. Bu durumda da her iki ülkenin de dış politikada sert güce dönmesi nedeniyle kamu diplomasisinin başarısından bahsetmek en azından şuan için mümkün değildir.
Yusuf Çınar, Analist, USBED
http://www.usbed.org/roportajlar/news-kamu-diplomasisi-ve-ak-parti-donemi-turk-dis-politikasi-uzerine-muharrem-eksi-ile-roportaj.html
.